İbn Haldun Üniversitesi Külliyesi Açılış Töreni, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın teşrifleriyle, 19 Ekim Pazartesi günü gerçekleştirildi. Törenle, Külliyenin tamamlanan birinci etabı hizmete alındı.
19 Ekim 2020
Salgın tedbirleri alınarak düzenlenen açılış törenine İbn Haldun Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Recep Şentürk, Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. İrfan Gündüz, Mütevelli Heyeti Başkan Vekili Necmeddin Bilal Erdoğan, bakanlar, Mütevelli Heyeti Üyeleri, rektör yardımcıları, dekanları, akademisyenler, öğrenciler ile bağışçı hayırseverler ve seçkin davetliler katıldı.
Prof. Şentürk: “Bugün Üniversitemiz, Hem Özgün Bir Mimariye Sahip Külliyesiyle Hem de Ortaya Koyduğu Özgün Akademik Vizyonuyla Bir Eşik Atlama Noktasındadır”
İstiklal Marşı’nın okunması ve Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan törenin açılış konuşmasını gerçekleştiren Rektör Prof. Dr. Recep Şentürk, Üniversitemizin bu mutlu gününde aramızda olduğu için Cumhurbaşkanımıza teşekkür etti ve kendilerinin teşrifleriyle Külliyemizin bir ilim, irfan ve fütüvvet ocağı olarak bu törenle resmen açılacağını belirtti. “Yunus Emre der ki aşk ateşiyle yanmayan nasıl ocak yaksın ki’; duamız odur ki bugün resmen açacağınız İbn Haldun Ocağı ilelebet sönmesin, hak ve hakikat aşkıyla tutuşup yedi iklime yayılan ilim ve irfan ışığıyla kalpleri ve akılları aydınlatsın” diyerek konuşmasına devam eden Prof. Şentürk, sözlerini şöyle sürdürdü: “İbn Haldun Üniversitesi olarak 2017 yılında kutlu bir yolculuğa çıktık. 3 yılda önemli mesafeler kat ederek bugüne geldik. Mütevelli Heyetimiz, şu an aramızda bulunan bağışçı hayırseverlerimiz, hocalarımız, idarecilerimiz ve öğrencilerimizle hep beraber, el ele gönül gönüle bir yandan hızla Külliyemizin inşaatını tamamlarken diğer yandan idari ve akademik yapılanmamız üzerinde çok yoğun çalışmalar yürüttük. Bugün Üniversitemiz, hem çok özgün bir mimariye sahip külliyesiyle hem de ortaya koyduğu özgün akademik vizyonuyla bir eşik atlama noktasındadır.”
İbn Haldun Üniversitesi’nin öğrencilerimizin, ülkemizin ve Batı’nın kültür sömürgesi haline gelmiş tüm milletlerin fikri bağımsızlığını kazanmasını hedef olarak benimsediğini ifade eden Prof. Şentürk, bu ideali gerçekleştirmek üzere “mukayeseli eğitim” metodu ile 3 dilde eğitim yapıldığını söyledi. Bir öğrencinin başarılı olması için akademik eğitimin yeterli olmadığını dile getiren Prof. Şentürk, “fütüvvet” anlayışı etrafında öğrencilerimize ahlak ve karakter eğitimi de verildiğini sözlerine ekledi. İbn Haldun Üniversitesi Külliyesi’nde akademisyen ve öğrencilerimize sunulan fiziki imkanları da sıralayan Prof. Şentürk, Külliye’de uluslararası alanda ülkemizi özgüvenle, ehliyetle, liyakatle temsil edecek âlimler yetiştirileceğinin altını çizdi.
Prof. Dr. Recep Şentürk, konuşmasını, “İbn Haldun Üniversitesi olarak amacımız, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde enerjide, ekonomide, politikada, teknolojide kayda değer ilerlemeler ve ciddi başarılar kazanmış ülkemizde, İslam dünyasının ve kültürel olarak Batı tarafından sömürgeleştirilmiş tüm dünya ülkelerinin fikrî bağımsızlığı için çalışan bir mükemmeliyet ve cazibe merkezi olmaktır” sözleriyle ve katılımları için Sayın Cumhurbaşkanımıza ve seçkin katılımcılara törene teşrifleri için teşekkür ederek tamamladı.
Prof. Gündüz: “Külliyemiz, Selçuklu, Osmanlı ve Modern Mimarinin Bir Sentezi Olarak Hayata Geçirildi”
Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. İrfan Gündüz de Sayın Cumhurbaşkanımız ve değerli misafirlere törene katılımları için teşekkür ederek başladığı konuşmada, Üniversitemizin gelişerek değişmeyi, değişerek gelişmeyi hedefleyen, köklerinden kopmadan, geçmişine yaslanarak geleceğe güvenle yürüyen yeni nesil bir üniversite olduğunu belirtti ve ekledi: “Gençlerimizi göz bebeğimiz gibi bir emanet olarak görüyor, hem ülkemizi hem dünyayı dönüştürecek bir formasyonla yetiştirmek için gayret gösteriyoruz. Toplumsal değişim bireysel değişimden geçer. Bunun için biz yıldız gençleri alıp onları geleceğin medeniyetini inşa edecek, yeni bir medeniyet tasavvuruyla yola çıkacak bir anlayışla yetiştirmek için çabalıyoruz.”
İbn Haldun Üniversitesi Külliyesi’nin Selçuklu, Osmanlı ve modern mimarinin bir sentezi olarak hayata geçirildiğini belirten Prof. Gündüz, Süleymaniye Yerleşkemizi oluşturan tarihî Süleymaniye medreselerinin de aslına uygun olarak hizmet verdiğini hatırlattı. Prof. Gündüz, Külliye’nin bu noktaya gelmesinde büyük emekleri olan başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere, hayırsever bağışçılarımıza, Mütevelli Heyetimize, akademisyenlerimize ve 80 ülkeden gelen öğrencilerimize teşekkür ederek konuşmasını sonlandırdı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: “İbn Haldun Üniversitesi Külliyesi, Hem Gerisindeki Felsefi Birikim Hem Mimarisi Hem Donanımıyla Gerçekten İftihar Verici Bir Eser”
Açılış töreninde İbn Haldun Üniversitesi Külliyesi’ni ve sunulan imkanları tanıtan bir tanıtım filmi de gösterildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında, İbn Haldun Üniversitesi’nin ilk etabı tamamlanarak hizmet vermeye başlayan külliyesinin hayırlı olmasını dileyerek, açılışa katılan Azerbaycanlı Şeyhülislam Allahşükür Paşazade’ye ve Katarlı Şeyh Sani Bin Hamad Âl Sani’ye de şükranlarını sundu. Üniversitenin banisinin Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı (TÜRGEV) olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, TÜRGEV’in okul öncesinden üniversiteye, yurttan bursa kadar geniş bir yelpazede yurt dışına kadar uzanan hizmetleriyle eğitim alanında Türkiye’nin en önemli markalarından biri hâline geldiğini kaydetti.
“Resmi açılışını yapmak üzere bir araya geldiğimiz İbn Haldun Üniversitesi Külliyesi, hem gerisindeki felsefi birikim hem mimarisi hem donanımıyla gerçekten iftihar verici bir eserdir. Mimar Sinan’dan alınan ilhamla örnek bir eser olarak vücuda getirilmiştir. Üniversitemizin nitelikli akademik kadrosu ve öğrencileriyle, bu güzel atmosferde, ülkemizde sosyal bilimler alanında yeni bir dönemin kapılarını açacağına inanıyorum.” diye konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ““Batı dünyası, tıptan sosyolojiye kadar pek çok alanda ilhamını bizim köklerimizden almıştır. Buna karşılık biz, kendi köklerimizi tamamen unutarak veya dışlayarak, onun türevlerini esas kabul etmek suretiyle, iki asırdır kendimize yol ve yön bulmaya çalışıyoruz. Bir başka ifadeyle fikri bir buhranın içinde çırpınıyoruz. Hâlbuki siyasi bağımsızlığın da ekonomik bağımsızlığın da temelinde fikri bağımsızlık yatar. Osmanlı’dan cumhuriyete ülkemizin bu süreçte yaşadığı tartışmaların merkezinde hep geleceğimizi nerede arayacağımız sorusu yatmıştır. Rönesans’ın ardından, fikri ve teknolojik olarak atak yapan Batı dünyasının, hak ve adalet tanımadan hızla yükselen baskın gücü, bu sorunun sağlıklı bir şekilde tartışılmasına imkân vermemiştir. Sonuçta, ülke ve millet olarak kendimizi, kontrolsüz bir Batılılaşma fırtınasının içinde bulduk. ‘Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür nesiller yetiştirmek’ için çıkılan yolun, en sığından, en bayağısından, en çarpığından bir Batı taklitçiliğine dönüşmüş olması, Cumhuriyetimizin en büyük kaybıdır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Gerçek İktidarın Fikrî İktidar Olduğunu Gayet İyi Biliyoruz”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hükümet olmakla muktedir olmanın, muktedir olmakla iktidar olmanın arasındaki farkın ayrımına işaret ederek, gerçek iktidarın fikri iktidar olduğunu vurguladı. Fikri iktidar yolunun zor ve zahmetli bir süreç olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Şahsen bu konuda kendimi biraz mahzun hissediyorum. Samimi bir muhasebeyle, geçtiğimiz 18 yılda her alanda tarihî eserlere ve hizmetlere imza attığımızı, ama eğitim ve öğretimde, kültürde arzu ettiğimiz ilerlemeyi sağlayamadığımızı düşünüyorum. Okullarımızda milyonlarca öğrencimiz eğitim-öğretim görüyor, ama çoğu alanda hepimizi mutmain edecek düzeyde yetişmiş insan gücüne sahip değiliz. Genç bir nüfusa sahibiz, ama medeniyet tasavvurumuzu layıkıyla hayata geçiremiyoruz. Medyamız, en modern altyapıya sahip, ama bizim sesimizi ve nefesimizi yansıtmıyor. İlimde, sanatta, kültürde hep benzer sıkıntılarla karşı karşıyayız. En haklı olduğumuz konularda bile dünyaya kendimizi anlatamıyoruz. İşte bunun için de fikri iktidarımızı hâlâ tesis edemediğimiz kanaatindeyim. Hiç kimsenin bu fikri iktidar arayışından rahatsız olmaması gerekiyor. Bu arayışın sona ermesi, bir ülkenin ve toplumun felaketi demektir. Tam tersine bu arayışa herkesin destek vermesini, katkı sağlamasını bekliyoruz. Fikri iktidarı siyasi kadrolar değil, ilim, sanat ve hikmet insanları inşa eder. Siyasi kadrolar ancak onlara ihtiyaçları olan zemini sağlar. Dolayısıyla, bu konudaki sorumluluğun bir kısmı bize aitse, önemli bir kısmı da ilim ve fikir adamlarımıza aittir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Biz, Her Alanda Olduğu Gibi, Fikri Alanda da Üretici Olmanın Gayreti İçindeyiz”
Dünyanın bilimde, teknolojide, kültürde, sanatta geldiği yeri toptan reddedecek, görmezden gelecek kadar gerçeklerden kopuk olmadıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim derdimiz ve arayışımız başkadır. Dünyadaki hâkim fikri anlayışın ve fiili düzenin sadece ardından giderek kendimize çok daha ileri bir medeniyet inşa edemeyeceğimize inanıyoruz. Geçmiş ve mevcut tüm medeniyetlerin birikimini kullanarak, hepsinin de ötesine geçmenin gayreti, kararlılığı ve üretkenliği içinde olmamız gerekiyor. Tek vazgeçilmezimiz inancımızın naslarıdır; onun dışındaki her şeyi geleceği kucaklayacak şekilde yeniden yorumlamak, yeniden üretmek mümkündür” diye konuştu.
“Ne insanlığın, milletimizin ve inancımızın binlerce yıllık birikimine sırtımızı döneceğiz, ne de modern dünyanın sunduğu imkânları reddedeceğiz” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında “Kendimizi mevcut şartlara hapsederek, fikri tüketicilikten öteye geçemeyiz. Biz, her alanda olduğu gibi, fikri alanda da üretici olmanın gayreti içindeyiz. Geleceğe bırakacağımız en kıymetli mirasın fikri bakımdan üretken nitelikli insan olduğu inancıyla, bu doğrultuda var gücümüzle çalışmayı sürdüreceğiz” sözlerine yer verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: “İbn Haldun Üniversitesi, ‘Fikri İktidar’ Hayalimizi Ete Kemiğe Büründüren Önemli Adımlardan Biri”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin kuru kuruya batıcılık saplantısı yanında, yine aynı kaynağın ürünü pek çok sapkın ideoloji ve akımın zehrine de maruz kalmış bir ülke olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti: “Fikri iktidarımızı, kökü ve ruhu itibariyle bize ait olmayan bir medeniyete kaptırmamızın sebebi, bu sapkın akımların önlerinin bilinçli bir şekilde açılmasıdır. Fütüvvet ehli bir nesil yerine amorf bir nesil yetiştirme gayreti, ülkemize ve milletimize oldukça pahalıya mal olmuştur. Geçmişten bugüne yaşadığımız nice acıların, döktüğümüz nice gözyaşlarının, çektiğimiz nice sıkıntıların gerisinde kuşaklar boyunca maruz kaldığımız bu fikri istila gerçeği vardır. Oysa karşımızda, bizim yetiştirmeye çalıştığımız nesillerin çok daha donanımlıları, çok daha etkinleri mevcuttur. Öyleyse yapmamız gereken, kendi medeniyet birikimimize ve hedeflerimize uygun nesiller yetiştirmektir. Türkiye’nin, 2053 vizyonunun ana fikrini bu konu oluşturmalıdır.”
“Yükseköğretimi ön lisansından lisansına, yüksek lisansından doktorasına kadar her safhasıyla, milletimizin fikrî iktidarının üretim merkezleri hâline dönüştürmeliyiz. Bunu başardığımızda, tıpkı geçmişte yaptığımız gibi, kendimizle birlikte tüm insanlık için aydınlık bir geleceğin kapısını açmış olacağımızdan şüphe duymuyorum.” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, İbn Haldun Üniversitesi’ni bu hayali ete kemiğe büründürmenin ilk ve önemli adımlarından biri olarak gördüğünü de ifade ederek, Üniversitemizin kurulmasında ve bugünlere gelmesinde emeği geçenlere teşekkür ederek konuşmasını sonlandırdı.
Açılış töreninde İBN Haldun Üniversitesi ve Katar Üniversitesi arasında iş birliği protokolü imzalandı. Açılış törenini teşriflerinden dolayı Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a, Prof. Dr. İrfan Gündüz tarafından külliyenin sembolik anahtarı takdim edildi.
Tören, kurdele kesiminin ardından sona erdi.